Her insan anadiliyle düşünür ve sesli düşünmek de diyebileceğimiz konuşma, en iyi anadilde gerçekleşir. Bu sebeple güzel ve etkili konuşabilmek için anadile hakim olmak gerekir.
Bugün ülkede bırakın güzel konuşmayı, Türkçe bile konuşulmuyor. Dil yabancı sözcüklerin ablukasında çünkü. Sokakta, evde, işte, okulda kısacası her yerde kurduğumuz her cümlenin içinde neredeyse en az bir yabancı sözcük var. Bu durumu kültür emperyalizmi olarak nitelemek mümkündür. Küreselleşme sonucu dil günden güne kirleniyor. Örneklemek gerekirse; herhangi bir mağazanın tabelasına baktığımızda yabancı olmayan sözcük bulmakta zorlanmıyor muyuz? İçimiz dışımız yabancı sözcüklerle dolup taşıyor çünkü küreselleşme bunu emrediyor. Esasında yeni dünya düzeninin(!) dayatması olan dilde yabancılaşma, bizi kültürsüzleştiriyor ve soyguncu devletlerin üzerimizdeki baskısına rahat bir zemin hazırlıyor. Anadil yerine yabancı sözcüklerle konuşmayı öğrenen çocuklar,artık kültürünü özümsemekten çok emperyalist devletlerin yapay kültür(süzlüğü)nü benimsiyor ve bu sayede asimile bir toplum meydana geliyor.
Emperyalizmin çok boyutluluğunun en bariz kanıtı olan dilde kirlenme, bugün geri bıraktırılmış tüm dünya halklarının ortak sorunu olup bu duruma karşı bir çözüm arayışına gidilmelidir. Aksi takdirde dünya dili(!) şeklinde lanse edilen dillerin bireylerin anadilini yok etmesine seyirci kalacağız.